Wednesday, December 30

itiraf

utanıyorum.
dahil olduğum kalabalıklardan, adımın geçtiği anılardan.
olacaklardan değil belki ama olanlardan, bana olanlardan.

seviyorum her ne kadar fiilen geçse de
zamanı.
ve zamanla geçenleri.
sarhoşluğu-- ve doldurduğu boşluğu.

seviyorum, umudun içine kıvrılmış suskun halimi.

ve kızıyorum...  ulaşmanın bir fiil olmasına.
ulaşmak aslında mitolojik bir eylem olmalıydı. gerçek dünyada yeri yok bu kurgunun.

gecikiyorum... sevilmeye...
gecikiyorum... gözlerimi kapayıp olmaya...
kadınlığa...

4 comments:

Serhan Turgut said...

bembeyaz ruhuna başkalarının çamurunu bulaştırma sakın. bırak gözlerin ağlasın, yeter ki özün temiz kalsın. kalbini bize aç ki aç kalmasın, sevgini saçma ki hak edenlere de kalsın.

içimde bir his var
elimde değil
içimde birisi var
ben değil

yakar
yalvarmazsam
akar
gözümü açarsam.

otto said...

beyaz leke gösterir,
ağzı yüzü çamura batmışlar utanmazlar hallerinden
onlar çamurlarını sıçrattıkça üstümüze biz utanırız o lekelerden.
sevgimi saçmam bundandı.
ama şimdi yıkandım, gözümü açtığımda akanlarla.

Serhan Turgut said...

gecikmek, geç ekmektir tohumlarını toprağa. bence geciktiğini düşünmenin tek nedeni, bugüne kadar "toprak"la değil "çamur"la uğraşmış olman.
:)
Zamana yenik düşmeden, zamanı yenip düş kurmak lazım galiba.

otto said...

zamanı yendim biliyorum.
ama düş kurmam için hala biraz zaman lazım.

bu bahar toprakla çok uğraşıcam. aklımda birsürü birşeyler var ekilesi

ve gömülesi :)