Wednesday, January 13

her brown eyes blew goodbyes

çimlere uzandık. başının altında kolu, uzun dalgalı saçları ve kırmızı montu, sordu; herşeye rağmen mi?
evet dedim, ne olursa olsun.
nasıl anlaşılır peki dedi.
"hala" ile dedim.
? anlamadı sanırım ama hala gözümün içindeydi kahverengi bakışları.
hala ile başlayabiliyorsa cümleleriniz, yıllar sonra, sözler sonra, tüm olanlardan sonra halalı cümleler kurulabiliyorsa, anlarsın dedim.

hala çimlere uzanmış gözünün içine bakabiliyorsam ve hala kaçmıyorsa baktığım gözler o zaman anlar mıyım yani?

evet. o zaman emin ol ki siz kaybolmadınız birbirinize.

önemli olan da bu di mi?

evet bu. demek ki arkadaşsınız siz birbirinize.

dostluk böyle bilinir di mi.

böyle bilinir. hala testiyle.
hala sözler değil,
ama gözümü dolduran gözlerse hatırladığım bu konuşmadan,
hala çimenlerin yeşili
ve esen rüzgarsa aklımdaki
ve güvense bana karşımdakinin sıfatı...
o zaman bilirim sen;
beni lanetleyen
ve bir rüyada bozan bu laneti.

teşekkürler

No comments: