Wednesday, June 1

pas*

beşiktaşta sadece ara sokakların çıktığı bir parkta uyandım
kapşonum kapalı, ellerim cebimde ama gülümsüyorum
yağmurdan çekinmeden.
ve kaçışan insanlarla dalgamı geçiyorum
siz ki bir avuç yağmurdan bile tırsan camekan bebekleri diyorum
derken ayağım takıldı, kibirim gibi tümsekte kalmış bi taşa.
başımı kaldırdığımda
bir avuç insan gördüm
ellerinde kitapları, kiminin gözlüğü, kiminin pabucu
hepsi en şık kıyafetleriyle parkta buluşan türden.
ne koşuşanlar, ne şemsiyeler, ne bakışlarım, ne de yağmur...
bu insanlar oksitlense de, kuş da sıçsa, başları dik.
yağmura, şemsiyelerinin altına saklananlara, parkta uyumayanlara,
yağmurdan bile kaçar olanlara
başlarını dikmeye devam edecekler.
dimdik güneşi bekleyecekler.
ve belki paslanacaklarını bilseler de
güneşi zaptedecekler.
sadece bu insanlar işte,
bizim başımızı önümüze eğecekler.

*gecenin sekizde birine ad olan bu kelime bir edip cansever şiirine de söz olmuştur.

No comments: