Saturday, April 3

üç ses, bir gece


s
kaplumbağalar üzerinde mumlar var imiş bir zamanlar

g
ve ışık hızıyla akarmış zamanlar

d
zaman zaman, zaman zaman, hmm o zaman...

8 comments:

UykusuZ said...

Selçuğa giderken sarp bir dağ vardır,
Üstünde bir kale, zaptedilmez,
Sanmışlar ki fethedilmez,
Keçiler üstünde mumlar var imiş bi zamanlar,
Sarp kayaları aşmışlar,
Bunu gören kumandan korkmuş açıvermiş kapılarını kalenin,
zaman zaman zaman zaman hımm o zaman

otto said...

dağın adı keçi dağı kalmış :)

UykusuZ said...

hayır su nerde,
keçi içti,
keçi nerde,
dağa kaçtı,
dağ nooldu,
yandı bitti kül oldu

süley said...

Tam da lâle zamanı post etmen iyi rastgeldi.

sus said...

oysa ki daha bugün kaplumbağa terbiyecisini hatırlamıştım...

otto said...

@süley- lale devrine dönsek de keşke, refüjlere sıkıştırılmasa bahar heveslerimiz. keza kaplumbağaları ne kadar terbiye etsek de yola kaçarlar, kırılır kabukları.

@sus- bi şeye takılınca insanın aklı, etrafında dolaşıyo bir süre di mi:) ama ilginç olan bir dahaki karşılaşmana kadar o şeyin kafana takıldığının bile farkında olmaman çoğu zaman.

sus said...

evet otto, istediklerimizi ve bilmediklerimizi çağırıyoruz,ve bir bakmışız çağırmışız! bir de beraber olduğumuzu bilmeden çağırdıklarımız var..onlar ne güzel karşılaşmalar oluyorlar!

otto said...

evet güzel olur öyleleri, tam burnumuzun dibindeyken çıkarlar, aptal bir şaşkınlık. sadece karşılaşanın anlayabileceği türden bi kalp ritmi. bir iki çeşit ünlem bir arada. ve belki de murphy'nin kırılması gibi bir his.

şimdi şu anda yaşıyorum mesela... sen bu yorumu çok sevdiğim bir insanın doğumgününde yazdın, ve ben bu sayede sabah unuttuğumu çok geç olmadan hatırladım. kutlanmaya değer bir insan doğmuş bu gün. izninle şimdi bunu ona da hatırlatacağım.