yalnız kalmaktan ürktüğü zamanlar, yalanlarına sarılırdı,
herkes bilir: yalan günahtır ve "günah" yumuşak yünlü, sıcacık bir kelimedir
saklanmak için sımsıkı kuşanınca, içinde kıvrıldığı post daha güvenli gelirdi dışarıdan
kendi imzasını taklit etmekten aciz elleri birbirine değdiği zamansa tereddüt sarardı bedenini,
dokunan mı yoksa dokunulan mı oldu diye.
aynaya bakan mıydı yoksa bakılan mı?
bu sorular bir yana, emin olduğu bir şey vardı:
"herkes kahraman olmak ister."
yoksa kim neden katlansın ki bunca gerçeğe?
demekten vazgeçtim çünkü şu geldi aklıma
I hurt myself today
to see if I still feel